Hopewell Earthworks: Antik Amerika'nın Gizemli Toprak Yapıları
← Geri
Unutulmuş Bir Mirasın Sessiz Uyanışı
Yazılı hiçbir iz bırakmayan, gizemli bir medeniyet tarafından inşa edilen bu devasa alan, bir asırdan uzun bir aradan sonra nihayet yeniden gün yüzüne çıktı.
Sonbahar yaprakları ayakkabılarımızın altında çıtırdarken, bir grup meraklı ziyaretçiyle birlikte çimenli bir tümseği tırmanıyor, rehberimizin ardından ilerliyorduk. Ulaştığımız noktada, yığılmış topraktan yapılmış çember bir duvarla çevrili, düzenli biçilmiş çimenlerle kaplı bir daire bizi karşıladı. Burası, Hopewell Törensel Toprak İşleri'nin en dikkat çekici bölümlerinden biri olan The Octagon’du. 2.000 yıl önce, bugünkü orta ve güney Ohio'ya yayılan bu görkemli toprak yapılar ağı, yerli halklar tarafından kutsal törenler ve toplu ibadetler için inşa edilmişti.
Rehberimiz, Ohio History Connection’ın Dünya Mirası Programı kıdemli arkeoloğu Brad Lepper, bu alanı işaret ederek, “Orada bir terleme kulübesi ya da bir tür arınma yeri vardı,” dedi. O an gözüm, ortasında bayrağı dalgalanan, mükemmel kesilmiş çimenlik bir alana takıldı: bir golf sahası deliği.
Çünkü 1910'dan 2024’e kadar, bu kutsal alan ne yazık ki bir golf sahası olarak kullanılmıştı. Ancak 1 Ocak 2025 itibarıyla, bu kadim alan nihayet yeniden halka açıldı. Ve şimdi, unutulmuş bir kültürün sessiz yankıları, yeniden duyulmaya başladı.
Bu toprak yapılar, yazılı bir dil bırakmamış Hopewell Kültürü tarafından inşa edildi. Yaklaşık MÖ 100 – MS 500 yılları arasında yaşayan bu halk, Montana’dan Meksika Körfezi’ne uzanan ticaret yollarıyla birbirine bağlanmış bir topluluk ağıydı. İnşa ettikleri geometrik toprak yapılar – daireler, kareler, sekizgenler – yalnızca mühendislik başarıları değil, aynı zamanda gökyüzüne duydukları hayranlığın ve ritüel düzenlerinin de bir yansımasıydı.
Bu yapılar, şaşırtıcı matematiksel hassasiyetle ve karmaşık astronomik hizalamalarla oluşturulmuştu. Savunma amacı taşımayan bu toprak işleri, bugüne dek dünya üzerinde bilinen en büyük geometrik toprak yapılar arasında yer alıyor. Ve belki de en çarpıcısı, bu mühendislik harikalarının, hiçbir yazılı kayıt olmaksızın inşa edilmiş olmaları.
2023’te, Hopewell’in sekiz toprak yapısı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Bunlar arasında Newark’taki The Great Circle ve The Octagon, ayrıca Ohio’nun ilk eyalet parkı olan ama aslında bir kale olmayan Fort Ancient yer alıyor. Diğerleri ise Hopewell Culture National Historical Park’ın parçaları: Mound City, Hopeton Earthworks, High Bank Works, Hopewell Mound Group ve Seip Earthworks.
Lepper, The Octagon’un ve The Great Circle’ın, 4,5 mil karelik bir alanı kaplayan büyük bir törensel kompleksin parçaları olduğunu belirtiyor. Örneğin, The Great Circle, 1.200 fit çapında, 14 fit yüksekliğe ulaşan duvarları ve derin iç hendekleriyle etkileyici bir görünüme sahip. The Octagon ise 50 dönümlük devasa bir alana yayılıyor ve 20 dönümlük Observatory Circle’a bağlı. “Sadece Octagon’un içine dört Roma Kolezyumu sığabilir,” diyor Lepper. “Stonehenge, şu anda bir golf deliği olarak kullanılan o küçük dairenin içine rahatlıkla sığar.”
Bu toprak yapılar, sivri uçlu çubuklarla kazılan toprakların, hasır sepetlerle taşınarak oluşturulduğu muazzam bir kolektif emeğin ürünü. Yaklaşık 7 milyon kübik feet toprak elle taşındı.
Ancak bu halkın dehası yalnızca ölçekte değil, aynı zamanda görünmeyen ayrıntılarda gizli. Arkeologlar, yapılar arasında karmaşık ve tutarlı ölçü ilişkileri keşfetti. Örneğin, Büyük Çember’in çevresi ona bağlı kareyle eşitken, o karenin alanı, Octagon’a bağlı Observatory Circle’ın alanıyla aynı. Ayrıca, sekizgenin köşelerinden çizilen doğrularla oluşturulan karenin kenar uzunluğu, ona bağlı dairenin çapıyla birebir örtüşüyor: 1.054 fit. Bu ölçü, Hopewell’e ait birçok başka yapıda da tekrar eden ortak bir birim.
Bir diğer etkileyici yön ise astronomik hizalamalar. 1980’lerde iki akademisyen, Octagon’un Güneş yerine Ay’ın 18,6 yıllık döngüsüne göre hizalanmış olduğunu keşfetti. Her 18,6 yılda bir, Ay’ın doğuşu bu yapılarla birebir örtüşüyor.
Bournemouth Üniversitesi’nden Profesör Timothy Darvill’in sözleriyle: “Gökyüzü manzarasının izlenmesi etrafında şekillenen törenler, sadece dini değil, aynı zamanda topluluk oluşturma açısından da hayati bir rol oynuyordu.”
Ohio History Connection yöneticisi Jennifer Aultman’a göre, UNESCO’nun bu yapıları tanımasının temel nedeni onların insan yaratıcı dehasını ve Hopewell’in kültürel mirasını olağanüstü bir biçimde yansıtması. Aultman şöyle diyor: “Bu yapıları inşa eden insanlar hakkında, neyin önemli olduğunu, neye inandıklarını anlamamıza yardım ediyorlar.”
Günümüzde bu alanlar, kayıp bir kültürün son tanıkları… Ritüel pipolar, obsidiyen bıçaklar, ayı postuna bürünmüş bir şaman heykelciği ve daha fazlası; her biri, zamanın içinden gelen birer fısıltı gibi. Belki artık Hopewell halkı aramızda değil ama onlardan kalan bu toprak şekiller, insanlığın gökyüzüne, ritüele ve birlikte inşa etmeye olan sonsuz inancının sessiz tanıkları olmaya devam ediyor.